Anadolu'da Yeldeğİrmenlerİ

15:59









Geçmişte ilk yel değirmenlerine Mısır ve Çin’de (MÖ 2800) rastlıyoruz. Yazılı belgelerde rastlanan ilk yel değirmeni, MS 644 yılında İran-Afganistan sınırında yer alan Seistan’da inşa edilmiş. Modern yel değirmeni olarak nitelendirebileceğimiz ilk rüzgar türbini, 1890 yılında Danimarka’da üretilerek rüzgar gücünün elektrik enerjisine çevrilmesinde kullanılmış. 20. yüzyılla birlikte buhar gücünün ortaya çıkması ve kentlerin elektriğe kavuşması, klasik yel değirmenlerine zamanın tozlu raflarındaki yerlerini de hazırlamış.

Değirmenlerle ilgileniyorsanız, yolunuz rüzgarıyla meşhur Alaçatı’ya da düşer mutlaka. Alaçatı’nın bereket sembolü taş gövdeli değirmenleri şimdi restoran olarak hizmet vermekte. Modern yel değirmenleri sayılan elektrik üreten rüzgar türbinleri ise, Alaçatı' da sörf yapanlara güzel bir fon oluşturur arka tepelerde uzanan bembeyaz siluetleriyle. Onlarcası bir arada rüzgarı bekleyerek sessizce çalışıp dururlar gün boyu. Rüzgar kesilince sanki hayat durur Alaçatı’da, değirmenler de durur. Sonra bir de Datça’nın yel değirmenleri var. Sayıları 19’u bulan değirmenlerin aslına uygun olarak restore edilmeleri için Datça Kaymakamlığı tarafından çalışmalar başlatılmış. Onarılarak turizme kazandırılacak değirmenlerin girişinde, köylülerin ürettiği el sanatları ürünleri ve dünyaca ünlü Datça bademi de satışa sunulacak. Datça değirmenleri ise üç katlı. En üst katta tahıl öğütülürken, orta kat depolama amacıyla, en alt kat ise ağırlama ve teslimat için kullanılırmış. Eşeklerle değirmenlere taşınan tahıllar sırayla öğütülüp çuvallara doldurulurmuş. Balıkçı nasıl denize dönerse, değirmenci de rüzgara dönermiş yüzünü. Rüzgarın değirmenden yana esmediği zamanlarda beklemek sıkıcı bir hal almasın diye sabahlara kadar türküler söylenirmiş. Kuşaktan kuşağa miras kalarak yüzlerce yıl boyunca dönüp durmuş pervaneleri, değirmenlerin…

Yurdumuzda yel değirmenlerinin en çok bulunduğu yöre Bodrum kuşkusuz. İlçeye bağlı hemen her köyde kaderine terk edilmiş bu tarihi anıtlara rastlayabilirsiniz. Bodrum Yarımadası’ nın rüzgarlı tepelerinde çeşitli büyüklüklerde, en eskisi yaklaşık dört yüz yaşına ulaşmış seksene yakın yel değirmeni var. Gümüşlük Sahili’ ni tepeden seyreden değirmenler, kuyruğu kesilmiş aslanlar gibi heybetli ama mahzun dururlar öylece. Ucundan bir bez parçası sarkan çarkları kırılmış, içleri viran haldedir. Gümbet Köyü’ ndeki değirmenlerin çarklarıyla birlikte çatıları da yok olmuş. Sanırsınız ki o güzelim silindirik gövdeleri de birazdan yıkılıp dağılacak. Bir zamanlar inci bir gerdanlık gibi tepeleri süsleyen değirmenlerin bazıları ahır, bazılarıysa samanlık olarak kullanılmakta şimdi. Bodrum’ un turistik çarşısında satılan her tür hediyelik eşyada suretlerini gördüğümüz değirmenlerin asıllarının böyle harap bir halde olması ne ironik değil mi? Ancak Yalıkavak’ taki Yel Değirmeni Müzesi insanın içini açacak güzellikte. Yalıkavak’ ın simgesi haline gelmiş yel değirmeni, özel bir işletmeci tarafından onarılıp kafe olarak turizme kazandırılmış. Yazın yakıcı sıcağında her daim esen rüzgarlı bir tepedeki eski yel değirmeninin gölgesinde oturup çay içmenin keyfine doyum olmaz. Umut verici gelişmeler de var elbette. Bodrum Yarımadası’ nı Tanıtma Vakfı, ilçedeki tüm yel değirmenlerinin restore edilmesi ve kültür turizmine kazandırılması için uğraş veriyor.

Bir Göz Atmak ister misin?

0 yorum

Bize Ulasın

Ad

E-posta *

Mesaj *

Populer

Blogta Ara